Naysi, masum yüzünün ardında sakladığı günahkar arzularla, bir manastırın duvarları arasında ruhani bir yaşam sürdüren genç bir rahibedir. Günlerini dua ederek ve dini görevlerini yerine getirerek geçiren Naysi’nin hayatı, içindeki bastırılmış tutkularla dolu bir çatışma halindedir.
Manastırın sakin ve dingin atmosferi, Naysi’nin içindeki fırtınalı duyguları daha da körükler. İbadet esnasında bile, zihninde dünyevi düşünceler belirir ve genç rahibenin bedeni, yasak arzularla yanıp tutuşur.
Bir gün, manastırın yakınındaki bir köyden yakışıklı bir genç adam manastıra gelir. Genç adamın karizmatik tavırları ve çekici gülümsemesi, Naysi’nin kalbini derinden etkiler. İlk görüşte, Naysi, daha önce hiç tatmadığı bir arzuyla sarsılır.
Genç adamla aralarında başlayan gizli buluşmalar, Naysi’nin ruhani inançlarıyla dünyevi arzuları arasındaki dengeyi alt üst eder. Yasak aşkın heyecanıyla günah işlemeye doğru sürüklenen Naysi, bir seçim yapmak zorundadır: ya Tanrı’ya olan bağlılığını sürdürecek ya da kalbinin sesini dinleyerek günaha teslim olacaktır.
Naysi’nin içindeki şeytani dürtüler, onu baştan çıkarıcı bir yola sokar. Ruhani ve bedensel arzuların çatışması, genç rahibeyi beklenmedik kararlar almaya iter. Günah işlemeye ne kadar yakınlaşırsa, o kadar çok baştan çıkarıcı olur. Naysi, sonunda kendini günahkar zevklerin kucağına bırakır ve manastırın duvarları arasında unutulmaz bir tutku hikayesi başlar.
